Profil

Doç. Dr. Adnan Çimen

Gelişme İktisatı Uzmanı

Sanayinin Tanımı

02.10.2025
Sanayi- Genel Konular

Sanayinin Tanımı


Türkçe kalkınma ve ekonomik büyüme literatüründe, Arapça kökenli “sanayi-sanayii” ile Latince kökenli “endüstri-industry” birdirbirlerinin yerine kullanılan önemli kavramların başında gelmektedir. Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Büyük Türkçe sözlüğe göre; Arapça kökenli ‘sinai’den türetilen “sanayi-sanayii”, “ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü, işleyim, uran, endüstri” anlamına gelmektedir.[i] Latince “industria”dan türetilen “endüstri” kelime olarak (İngilizcesi: industry) faaliyet veya aktiviteyi ifade etmektedir. Beşerî ve ekonomik coğrafya uzmanları Doğanay ve ark. (2012) endüstriyi/sanayiyi bu sözlük anlamına uygun olarak “çeşitli hammaddelerin fiziksel ve kimyasal yapılarında bir seri değişiklik meydana getirerek çok çeşitli ihtiyaç mallarının imal edilmesi” veya “hammaddeleri fabrikalarda işleyerek onlardan değişik ihtiyaç maddeleri elde edilmesiyle ilgili metot ve araçların tümü veya hammaddeleri işleme sanatı” olarak tanımlamaktadır.[ii]


Ekonomik Terimler Sözlüğünde bu iki kelime (sanayi ve endüstri) kendine mahsus (nevi şahsına münhasır) bazı faaliyetleri ve ekonomide genel kabul görmüş tarım-sanayi ve hizmetlerden oluşan üç sektörden birini ifade etmektedir. Buna göre sanayi veya endüstri; “sermaye ve emek faktörlerini kullanarak hammadde ve yarı mamulleri işleyen ve mamul hale getiren üretim faaliyeti, yani imalatçılık dar anlamda sanayidir. Bu terim, katma değer yaratıcı faaliyetin tümünü kapsar. Geniş anlamda sanayi, müteşebbisin kurduğu mal ve hizmet üretici ve gelir getirici faktörler kombinezonudur. Turizm sanayii, ulaştırma sanayii, eğlence sanayii, imalât sanayii gibi”,[iii] tanımlanmaktadır.


Sanayiyi bilim ve teknoloji kavramıyla birlikte ele alan Durmuş Günay’a (2002) göre bilim açıklamayı, teknoloji yapmayı, sanayi (endüstri) üretmeyi ifade eder. Uygulamalı bilim teknolojiyi, teknolojinin iktisadi faaliyetle birleşmesinden sanayi doğmaktadır. Sanayinin özünü/çekirdeğini teknoloji oluşturur. Teknoloji olmadan sanayi olamaz. Sanayi’nin hayat suyu teknolojidir.[iv]


Sanayi, bir ülke ekonomisinde sahip olduğu önem ve etkileşim içinde bulunduğu alanların çokluğu nedeniyle, vurgulanmak istenen özelliğine göre farklı şekillerde tanımlamaktadır. Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 75. yıl dönümü anısına hazırlanan “75 Yılda Çarklardan Chiplere” adlı çalışmanın “Sunuş” bölümünde Oya Baydar; “Sanayi, sanayileşme, sektörler, işletmeler, sanayi sermayesi, sanayi politikaları, fabrikalar, bacalar, çarklar, dişliler, yüksek fırınlar… Dışardan bakıldığında soğuk ve kupkuru sözcükler. Oysa bu sözcüklerin her biri milyonlarca insanın aşı, ekmeği, hayatı kaderi demek; bir 20. yüzyıl toplumunun yerküredeki serüveni, bir ulus devletin kuruluş macerası demek”,[v] şeklinde hem sanayinin zihinlerdeki çağrışımını hem de bu çağrışımların somut karşılığını açıklamaktadır.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda hangi faaliyetlerin resmi olarak sanayi sayılacağı ve kimlerin sanayici olarak kabul edileceği tanımlanarak “sanayi” ve “sanayici” kavramlarının hukuki boyutu belirlenmiştir. 5174 sayılı Kanun'un 5. maddesine göre;


"…Tezgâh, cihaz, makine gibi muharrik kuvvet kullanarak ham madde, yarı ve tam mamulleri, özellik, içerik, bileşim veya şeklini kısmen veya tamamen değiştirmek amacıyla işleyerek, seri halde veya standart olarak yeni bir ürün üretmek suretiyle katma değer oluşturan işyerleri ile yer altı kaynaklarının çıkarılıp işlendiği yerleri işletenler ve bilişim teknolojisi ve yazılım üretenler en az on işçi çalıştırmak şartıyla bu Kanunun uygulanması bakımından sanayici sayılacağı…” belirtilmiştir.


Seri halinde hazır elbise üretmeyen terziler, fabrika halinde işletilmeyen fırınlar, lokantacı, elbise temizleyici ve benzerleriyle mamullerini toptan satmayıp perakende olarak doğrudan doğruya tüketiciye satan kunduracı, şekerci, tatlıcı gibi işletmeler, doğrudan doğruya Millî Savunma Bakanlığı teşkilâtına bağlı olarak çalıştırılan askerî sanayi müesseselerin hukuk açısından sanayici olmayacağı kabul edilmiştir.


Xavier V. Bosch,Industrial Policy in The EU: A Guide to An Elusive Concept” (AB'de Sanayi̇ Politikası: Anlaşılması Zor Bir Kavram İçin Rehber) adlı çalışmasında sanayi tanımının göründüğü kadar basit olmadığını belirterek, sanayinin farklı yönleriyle ilgili geniş bir açıklama yapmıştır. Bosch’a göre popüler dilde sanayi, “imalat sanayi” ve hatta bazen daha dar anlamda “üretim” olarak görülmektedir. İmalat sanayi bu anlamda klasik olarak birincil (tarım, ormancılık, balıkçılık ve maden çıkarma endüstrileri) ve üçüncül (hizmetler) sektörlerin dışında ikincil sektörle ilişkilendirilmektedir.[vi]


Yazara göre sanayinin araştırma sonuçlarının yeni ürün ve hizmetlere dönüştürülmesini sağlayan tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde çok daha geniş bir anlamı da vardır. Bu daha geniş tanım, “endüstri” kelimesinin etimolojisine kadar götürülebilir. Yazara göre İngilizcedeki “industry” terimi, Fransızca 'industrie' veya Latince 'industria'dan gelmektedir ve orijinal olarak “sıkı çalışma” demektir (Oxford English Dictionary). Cohen'in (2000) de belirttiği gibi, bu terim on beşinci yüzyılda ortaya çıkmış ve zamanla gelişmiştir. François Quesnay’ın “A Systematic Dictionary of the Sciences, Arts, and Crafts (1751-72)” adlı eserindeki ‘endüstri’ maddesinde kelimenin 'basit el yapımı işler veya sanat ve mesleklerle ilgili faydalı makinelerin icadı' anlamına geldiğinden bahsedilmektedir. Daha sonra Jean-Baptiste Say, “Traité d'Economie Politique (1803)” adlı eserinde: sanayiyi 'yararlı mallar üretmek için kullanılan insan faaliyeti' şeklinde bütün faaliyetleri kapsayacak şekilde yeni bir tanım getirmiş, daha sonra tarımsal endüstri (ya da daha basitçe tarım), imalat endüstrisi ve ticari endüstri (ticaret) arasında ayrım yapmıştır.[vii]


Bosch, sanayinin ikincil sektörle olan klasik ilişkisi ve hizmet sektöründen farkı üzerinde de durmuştur. Ona göre, ekonomik faaliyetlerin klasik olarak üç sektöre ayrılması özellikle Simon Kuznets'in ulusal hesaplar üzerine yaptığı çalışmalarla popüler hale gelmiştir. Ancak bu geleneksel ayrım sorgulanmalıdır. İmalat ve hizmetleri tamamen ve temelde farklı sektörler olarak değerlendirmenin modası geçmiştir. İmalat sektöründe gerçekleştirilen katma değer yaratan faaliyetler göz önünde bulundurulduğunda, bu bölümlendirmenin sınırları daha net bir şekilde görülebilir. Şekil-1'de gösterildiği gibi, üretim öncesi ve sonrası aşamalardaki ek faaliyetler genellikle üretimin kendisinden daha fazla değer yaratmaktadır.

Metin Kutusu: Şekil- 1. Değer Zincirinde Katma Değerin Yeri metin, diyagram, ekran görüntüsü, yazı tipi içeren bir resim</p><p class=Açıklama otomatik olarak oluşturuldu" height="338" width="534">

Bazı imalat firmalarında çalışanların yarısından fazlası bu “diğer hizmet benzeri” faaliyetlerde istihdam edilmektedir. Diğer birçok imalat işletmesi değer zincirinin bir kısmını dış kaynaklara devretmiş, uluslararası düzeyde bölmüş ve bunun yerine rekabet avantajlarına odaklanmıştır. Ünlü örneklerden biri, yüksek katma değerli araştırma ve tasarım (Ar-Ge), tasarım ve pazarlamaya odaklanan ve daha düşük katma değerli üretim ve montaj faaliyetlerini Asya'ya yaptıran Amerikan Apple firmasıdır. Başka bir deyişle, sanayiyi yalnızca mal üretimiyle eş tutarsak, 'bazı imalat işletmelerinin aynı zamanda hizmet de ürettiği, diğerlerinin esas olarak hizmet ürettiği ve diğerlerinin artık hizmetten başka bir şey üretmediği' temel noktayı gözden kaçırmış oluruz.[viii]

Bosch’a göre, başta Komisyon olmak üzere AB kurumlarının 'sanayi' terimini nasıl kullandıkları belirsizliğini korumaktadır. Genel olarak Komisyon, sanayiyi geleneksel istatistiksel kategori olan 'imalat sanayi' gibi dar bir anlamda kullanmaktadır. Komisyon, 2012 Tebliği'nde Avrupa'da sanayinin azalan rolünün 2020 yılına kadar GSYH'nin %16'sından %20'sine çıkarılmasını önerirken bunu kastetmiştir.


Bununla birlikte, Komisyon en azından zımnen daha geniş bir sanayi tanımını kabul etmektedir. Sanayi politikasına ilişkin son bildirimlerinde Komisyon, imalat sektörüyle tam olarak ilişkili olmayan teknolojileri, ekonomik faaliyetleri ve görevleri çağrıştırmaktadır. Örneğin, Tek Pazar'ın tamamlanması, hizmetler pazarı ve dijital ekonomi ile kapsamlı bir şekilde ilgilenmektedir. Komisyon tarafından çağrıştırılan 'üçüncü sanayi devrimi', bilgi teknolojilerinin yoğun kullanımını, dolayısıyla hizmet sektöründeki birçok faaliyeti ifade etmektedir. Komisyon ayrıca, gelişimi birincil sektör faaliyetleriyle yakından bağlantılı olan biyo-yakıtların yanı sıra imalat sanayileri için girdi sağlayan enerji ve maden çıkarma sanayilerinden de bahsetmektedir. Ve daha genel olarak Komisyon, AB'nin sanayi politikasına yaklaşımında 'enerji ve hammaddeye erişimden satış sonrası hizmetler ve malzemelerin geri dönüşümüne kadar tüm değer zincirinin dikkate alınması gerektiğini' kabul etmekte ve vurgulamaktadır.[ix]



Dipnotlar


[i] Türk Dil Kurumu, “Sanayi” Türkçe Sözlük,

[ii] Hayati Doğanay- Ünal Özdemir, Genel Beşerî ve Ekonomik Coğrafya, Pegem Akademi, Ankara, 2012, s.328-329.

[iii] İktisat Sözlüğü, https://www.iktisatsozlugu.com/tr/nedir/sanayi/4381, son erişim tarihi: 10.08.2024.

[iv] Durmuş Günay, “Sanayi ve Sanayi Tarihi”, Mimar ve Mühendis Dergisi, Sayı:31, Sayfa:8-14, 2002, İstanbul, s.11

[v] Tarih Vakfı, “75 Yılda Çarklardan Chip’lere”, ed. Oya Baydar, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, Nisan 1999.

[vi] Xavier V. Bosch, “Industrial Policy in The EU: A Guide to An Elusive Concept, Egmont Paper: 69, Academia Press, Brussels, Belgium, September 2014, p.5-7

[vii] Bosch, ibid, p. 6

[viii] Bosch, ibid, p. 6

[ix] Bosch, ibid, p. 7


Kaynak: Adnan ÇİMEN, Kocaeli Sanayi Tarihi, KDY Akademi Yayınları, İstanbul, 2025, s. 37-42, https://www.adnancimen.com/sanayi/sanayinin-tanimi/